Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır”

Aşağa gitmek

Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Empty Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır”

Mesaj tarafından Eros 30/6/2016, 23:24

Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Grotowski_akropolis_fot_materialy_muzeum_slaskiego-620x400

Oyunlar bilinçsizce doğru yaşamı prova ederler.
T.W. Adorno 
Dionysos’tan günümüze miras kalan tiyatro, uzunca süre soylu sınıfa hitap etse de hep bir başkaldırı olarak kendini tarihin sayfalarına yazdırdı. Ne kadar “İnsanı, insana insanca anlatma sanatı” dense de tanımlaması için, insanca anlatmanın da ötesinde gerçeğin ta kendisi olarak karşımızda durdu. İnsanların kendisinden, hatta özellikle toplumdan sakladıkları yönleri sahnede kimi zaman alaycı kimi zamanda çok sert biçimde dile getirildi. Belli dönemlerde, özellikle savaş dönemlerimde propaganda haline dönüşen tiyatro, sistemler içinde tehlikeli görülen sanat dallarının başında geldi.
Metafiziğe karşı çıkıp Aristocu mantığı darmadağın eden Brecht, belki de düzene dair karşı çıkışın sembolü oldu.
Ey mutsuzlar!
Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz.
Çığlıklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz.
Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki,
sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz.
Bok yiyorsunuz!
Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız!
Haksızlık varsa bir yerde eğer ayaklanmalı insan.
Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine.
Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan.



Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” 13509720221301952433-b



Cesaret Ana ve Çocukları- Devlet Tiyatroları Arşivi
Gerçi günümüzde kapitalizm, acımasızca oyunlar üzerinden sermayesini devam ettiriyor o da ayrı. (Bilet fiyatları hepimizin malumu.)

Fakir ayrı, zengin ayrı,
Ve sanırım bu böyle gidecek.
Size bir ibret yazacağım.
Koyacağım önünüze tüm kanıtları.
Göstereceğim her şeyin ayrımda yattığını.
(Toparlak Kafalılar ve Sivri Kafalılar, Korkunç Masal)


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Eugene-Ionesco

 Eugene Lonesco
Özelikle kişilerin hırsları, ihanetleri ve insanoğlunun dayanılmaz acizliğini eserlerinde konu alanShakespeare, kurgusal düzende farkındalık yaratarak tiyatro ile yüksek zümreye egolarını hatırlattı çoğu kez.
Ey Alınmamış kan!
Ne zavallı bir eşekmişim ben! Nasıl oldur da,
Öldürülmüş sevgili babasının biricik oğlu ben,
Gökler, cehennemler öç almaya zorlarken beni.
Oturmuş gönül avuturum kelimelerle,
Kaldırım yosmaları, aşçı yamakları gibi!
Tuh, yazıklar olsun bana!
Ey kafam, silkin artık!
Nerede duymuşum: Birkaç kanlı katil,
Bir oyun seyrederken tiyatroda,
Öyle ciğerlerine işlenmiş ki bir sahne,
Kalkıp dökmüşler ortaya cinayetlerini,
Çünkü dili yoktur ama cinayetin.
Birden konuşuverir bir mucize gücüyle.
Babamın öldürülmesine benzer bir oyun
Oynatacağım bu oyunculara, amcamın önünde.
(Shakespeare- Hamlet)


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Adana-dt.hamlet

Hamlet-Devlet Tiyatroları Arşivi
Rolün bir araç olduğunu ve tiyatronun yoksullaşmasını savunan Grotowski, oyunlara seyirciyi de dâhil ederek edilgen bir oluşumdan, etken bir yapıya geçişte oldukça etkili oldu.
“tiyatro insan doğasının keşfinin törensel bir eylemidir. Tiyatro, bir kışkırtma alanı ve dolayısıyla, oyuncu için de kendine ve başkalarına meydan okunan bir yerdir.”


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Grotwski-1


Varoluş sancıları çeken insanoğluna, ironik diliyle bu dünyadaki hiçsizliğini hatırlatan Samuel Beckett ise, sahneyi ve oyuncuları doğal bir alan olarak algıladı ve gerçekliği absürd bir ifade ile bize sundu.

“Hepimiz deli doğarız bazılarımız öyle kalır”
(Godotyu Beklerken)


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” DYt-godotyu-beklerken-kocsehirt-1


Godotyu Beklerken- Kocaeli Şehir Tiyatroları Arşivi
İnsanoğlunun; çelişkileri, çıkmazları, yalnızlığı, çaresizliği Melih Cevdet ile artık trajikomik bir hal alıyordu. Öyle ki bizler birer karasinek gibi kaşınıp duruyorduk.

Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire… İnanamıyordum… Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu… Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum… Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı Azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra… Biraz sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
(Melih Cevdet Anday – Mikadonun Çöpleri)


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” Afis-mikadonun-copleri-Mikadonun-%C3%87%C3%B6pleri.-1996-y%C4%B1l%C4%B1nda-%C4%B0stanbul-%C5%9Eehir-Tiyatrolar%C4%B1nda-sahneleni%C5%9Finde-kullan%C4%B1lan-afi%C5%9F

Mikadonun Çöpleri 1996 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenişinde kullanılan afiş
Günümüzde sansür ve baskıya maruz kalsa da, tiyatro direngeç yapısıyla var olmaya devam edecektir. Nitekim tiyatronun doğuş yeri meydanlar ve sokaklardır…
Ey zavallı milletim dinle. Şu anda, hepimiz burada seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü ey milletim, senin hakkında, az gelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. Ey sevgili milletim! Neden böyle yapıyorsun? Neden az gelişiyorsun? Niçin bizden geri kalıyorsun? Bizler bu kadar çok gelişirken geri kaldığın için hiç utanmıyor musun? Hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. Bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz. Fakir fukaranın hayatını anlatan zengin yazarlarımıza gece kulüplerinde içtikleri viskiler zehir oluyor. Zengin takımının hayatını gözlerimizin önüne sermeye çalışan meteliksiz yazarlarımız da aslında şu fakir milleti düşündükleri için, küçük meyhanelerinde ağız tadıyla içemiyorlar. Ey şu fakir milletim! Aslında seni anlatmıyoruz. Sefil ruhlarımızın korkak karanlığını anlatıyoruz. İşte onun için sana yaşamıyoruz. Senin yanında bir sığıntı gibi yaşıyoruz. Hiç utanmıyor muyuz? Hiç utanmıyoruz.
(Oğuz Atay- Oyunlarla Yaşayanlar)


Bir Direniş Biçimi Olarak Tiyatro “Hepimiz Deli Doğarız Bazılarımız Öyle Kalır” 120402153718
Eros
Eros
Yetkili

Nerden : Trabzon- İstanbul- Çanakkale

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz