BİR CENNET ÇANAKKALE
4 posters
:: Musidio :: İlgi Alanları :: Sanat & Arkeoloji
1 sayfadaki 1 sayfası
BİR CENNET ÇANAKKALE
Bana deseler öyle bir şehir söyle ki; tarih olsun, doğa olsun, öyle bir şehir söyle ki toplumlar birlikte yaşasın… Cevabım net olur, Çanakkale.
Şöyle bir dolaşmak geçiyor içimden Çanakkale’yi; Ege tarafından giriyorum şehre, Assos çıkıyor karşıma, MÖ 900’lerden el sallıyor birileri, Antik Yunan’dan mı acaba? Tam kestiremiyorum, çünkü Büyük İskender’in Makedonya’sı da, Doğu’nun gücü Persler de var olmuş buralarda. Assos’un felsefe dünyasında özel bir yeri var. Dünyanın en önemli filozoflarından Aristotales hayatının 3 yılını Assos’da geçirmiş ve M.Ö. 347-344 yılları arasında burada bir felsefe okulu kurmuş. Bu görkemli tarih içerisinde dolaşırken harika turkuaz deniz karşılaşılıyor beni ve tam karşımda Midilli. Kendimi bırakıyorum serin sulara, kendime geliyorum ve devam ediyorum yoluma.
Assos Antik Kenti
Assos
Yol alırken kafamı çeviriyorum ki Kaz Dağları, Yunan mitolojisindeki adıyla İda karşılıyor beni tüm ihtişamıyla. Temiz havasıyla dünyanın tescilli alanlarından burası, Ayazma mesire yerine uğramadan olmaz, hemen Bayramiç’e kırıyorum rotamı, Evciler Köyü’nü geçiyorum, Ayazma’nın buz gibi suyu ve tertemiz havası karşılıyor beni. Biraz yürüyorum doğa da, ‘Dünya’nın ilk güzellik yarışması burada yapıldı’ tabelası… Homeros’un İlyada Destanı’na göre tarihte bilinen ilk güzellik yarışması MÖ 2000’de bugün Kaz Dağları olarak bilinen İda Dağı’nda yapılmış. Yarışmacılar Eris, Hera, Athena ve Afrodit… Güzellerin her biri kendisini seçmesi için Paris’e önerilerde bulunurlar, sonuçta Paris elindeki elmayı Afrodit’e verir. Yarışma sonrası Paris büyük aşkla bağlandığı Helen’i, Afrodit’in yardımıyla kaçırır ve bu durum Troya Savaşı’na neden olur… Yine medeniyetlerin ayak izleri…
Tekrar koyuluyorum yola, Ezine’den biraz peynir alıp devam ediyorum, tabi ki Bozcaada’ya uğramadan geçemem. Geyikli’ye dönüyorum zeytin ağaçları arasında bir yolculuk oluyor, adaya geçmeden Aleksandra Troas’ı ziyaret edeceğim; Ünlü Yunan coğrafyacı Strabon’a göre, bu bölge başlangıçta Sigeia olarak adlandırılıyordu; MÖ 306’da Büyük İskender’in komutanlarından I. Antigonos Monophtalmos, eskiden nüfuzlu bir şehir olan Neandreia da dahil 5 yerleşim yerinin halkını Sigeria’ya yerleştirerek şehri çok daha genişletmiş ve yeniden kurmuştu. Kentin ismi MÖ 301’de Lysimakhos tarafından, Büyük İskender anısına ‘Alexandria Troas’ olarak değiştirildi. Kuzeybatı Anadolu’nun ana limanı olan şehir, Roma döneminde büyük gelişimler gösterdi ve MÖ 188’de özgür bir şehir oldu; günümüzde bulunan kalıntılar bölgenin tarihteki önemini kanıtlamaktadır. Altın çağında şehrin 100.000 gibi bir nüfusa ulaştığı düşünülüyor. I. Konstantin, şehri Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapmayı bile düşünmüş… Yine önce Yunan medeniyetiyle, ardından Büyük İskender ile karşılaşıyorum…
Adaya ulaşmak için istikamet odunluk iskelesi… Yine o masmavi deniz ve martılar kucaklıyor ılık esen rüzgarla beraber.
Bozcaada (Tenedos); bir avuç Türk, bir avuç Rum kısacası bir avuç sıcacık insan yaşıyor bu adada, birazcık bilgi edinebilmek için oturuyorum bir çay sipariş ediyorum ve adanın tarihini okumaya koyuluyorum. Yunanlar Troya Savaşı sırasında o zamanki Bozcaada’daki bir liman olan Aulis’i üs olarak kullanmışlar. Tenedos adı Herodot’un yazılarında sık sık geçiyor. Antik çağda Midilli adasında oturan Aiolya halkının bir kısmının buraya yerleştiği düşünülmekte.
Geyikli Odunluk İskelesi
Ada, İyonya Ayaklanması’ndan sonra önce Perslerin sonra Romalıların egemenliğine girmiş, Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kalmış. Yine buram buram tarih ve eşsiz bir doğa… Masmavi denizin kokusunu içime çeke çeke, o sert rüzgarı yüzüme vura vura ayrılıyorum bu güzel adadan ve yoluma devam ediyorum.
Bozcaada Kalesi
Ve Truva… O ünlü Truva, Homeros’a konu olmuş o görkemli Truva… Şehrin içerisinde, sanki yaşar gibi oluyorum o günleri, oturuyorum bir taşın üzerine ve uzun uzun düşünüyorum, şehrin kapılarına dayanan Akhaları, şehrini savunan Truvalıları, Homeros ne de güzel anlatmış… Mitolojide şehrin kurulduğu tepe, Zeus’u kandırdığı için Olympos’tan aşağı atılan tanrıça Ate’nin ilk düştüğü yerdir. Kentin kurucusu Tros’un oğlu İlios’tur. Büyük bir aşka da sahne olmuştur bu şehir, büyük bir savaşa da… Pers imparatoru I. Serhas çıktığı Yunanistan Seferi’nde, Çanakkale Boğazını geçmeden önce kente gelerek Athena tapınağına kurban sunduğu, aynı şekilde Büyük İskender’in de Perslere karşı giriştiği mücadele sırasında kenti ziyaret ettiği ve zırhını Athena tapınağına bağışladığı söylenir.
Yola devam…
Şehir merkezine geliyorum, bir yerlerden müzik sesleri geliyor, takip ediyorum sesleri ve romanlar çıkıyor bu kez karşıma. Çalıyor, oynuyor gönüllerince eğleniyorlar, ne kadar da renkliler… Yakın tarihin izleri beni çağırıyor, hala yıpranmış asker üniformalarıyla yüz yıl önceden birileri geziniyor sanki şehirde. Boğazda koca koca savaş gemileri var hala, tam bir asır önce o destansı mücadeleyi adeta yaşıyorsunuz burada. Yaşananları dinliyorum, umarım bir daha yaşanmaz diye geçiyorum içimden, umarım dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaz, savaşsız bir dünyaya özlem duyuyorum bir kez daha… Ayrılıyorum şehir merkezinden.
Tabii Aynalı Çarşı'dan hediye baktıktan sonra...
En son Eros tarafından 15/12/2015, 00:05 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Eros- Yetkili
- Nerden : Trabzon- İstanbul- Çanakkale
Geri: BİR CENNET ÇANAKKALE
Harika... İzmir'den sonra Ege'de gölümde çok ayrı bir yere sahiptir Çanakkale... nedendir bilmiyorum ama oraya karşı büyük bir sevgim var sayende çok güzel bir yazı okudum ve ilgimile birlikte merakım biraz daha arttı şunu da belirtmeden geçemicem anlatımın çok hoşuma gitti okuduğum diğer yazılarında olsun bunda olsun gayet akıcı açık anlatmışsın betimlemelerin güzel oturduğum yerden Çanakkale gezisi yapmış gibi hissettim biran yüreğine emeğine sağlık canım iyi bir çocuk olursam bir gün ben de güzel yerleri görmek nasip olur inşallah
elayz- Musican
- Nerden : Mersin
Geri: BİR CENNET ÇANAKKALE
Küçükkuyu'yu aradi gozlerim yazida
Harika bir yazi olmus eline saglik
Harika bir yazi olmus eline saglik
Remzi- Musican
Geri: BİR CENNET ÇANAKKALE
6. sınıftaydık, Çanakkale gezisi vardı. Ben de gitmiştim. Bu şehirden o kadar çok hediyelik şey aldım ki odamın hala bir köşesinde duruyorlar. Çektiğim ibretlik resimler de cabası Bir de ailemsiz gittiğim ilk şehirdi, o açıdan da bir hoşuma gider. Tarihine, güzelliğine hiç girmicem güzelce özetlenmiş zaten.
Similar topics
» Çanakkale '18 : Gökhan Türkmen - Çatı Katı
» Çanakkale'07 : Semiramis Pekkan - Bana Yalan Söylediler
» Çanakkale'07 : Semiramis Pekkan - Bana Yalan Söylediler
:: Musidio :: İlgi Alanları :: Sanat & Arkeoloji
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz